⚕️
️Dr. Ertan BEYATLI
CV | Hizmetler | EN | İletişim
Yıllardır geçmek bilmeyen göbek ve göbek çevresi şikayetleriniz varsa, bu şikayetler nedeniyle gitmediğiniz hastane yaptırmadığınız tetkik ve tahlil kalmadıysa, denenmedik ilaç, serum, bardak çektirmek, koca karı yöntemleri kalmadıysa ve bütün bunlara rağmen yaşadığınız şikayetlerle yine baş başa kalıp üstelik derdinizi bir türlü anlatamadıysanız, çaresizlik ve umutsuzluk eşiğine geldiyseniz ve artık bu sıkıntılardan kurtulmak istiyorsanız, doğru yerdesiniz ve halk arasında “Göbek Düşmesi” olarak ifade edilen rahatsızlık için aşağıdaki makaleyi detaylı ve dikkatli bir şekilde okumanızı öneriyorum..
Not: Bu makaleyi yurt içinden ve yurt dışından bize ulaşan ve tedavisini gerçekleştirdiğimiz binlerce hastamızın ortak şikayetlerinden yola çıkarak yazdım. Amacımız, bu sıkıntılardan mustarip insanların yakınmalarına tercüman olup kalıcı çözüme kavuşmalarını sağlamaktır çünkü biliyorum ki göbek ve çevresindeki şikayetler birçok hastamızın yaşam tarzını bile etkilemekte olup ciddi çaresizlik eşiğine sürüklemektedir.
Halk arasında göbek düşmesi, göbek kayması, çıkması, düşüklüğü, kaçması, göbek şişliği, eş düşmesi veya kayması, göbek kalkması, kursak kalkması, bazı yörelerde köbek düşmesi olarakta bilinen durum aslında tıbbi bir terim değildir. Bu adlandırmalar makalenin devamında anlatacağımız şekilde göbek ve çevresindeki bir takım hastalıkların sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Toplumda yaygın olarak bilinen “Göbek Düşmesi” durumu kadınlarda erkeklere oranla daha fazla sıklıkta görülen bir rahatsızlıktır. Bu rahatsızlık her yaşta görülmesine rağmen özellikle 20-40 yaşları arasında yoğun bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Rahatsızlıklardan mustarip olanlarda başlıca bu şikayetler görülebilir:
Göbek kısmında ve çevresinde; özellikle bastırıldığında; ağrı ve ağırlık hissi görülebilir. Bazen ağrının yeri değişiklik gösterebilir (gezici veya gezen ağrı). Çoğu hastada ağrılar genelde göbeğin sol kısmında olur. Nadir olsa da ağrılar göbeğin sağ, üst ve altında da hissedilebilir. Bazı hastalarda ise ağrının belli bir bölgesi olmaz ve sadece belirsiz ve müphem bir sızı olur.
Göbek çukurunun kaybolması veya yassılaşması. Göbekte ve etrafında şişlik, ödem ve hassasiyet. Göbekte nohut veya ceviz büyüklüğünde kitle, göbeğin dışa doğru çıkması veya genişlemesi. Göbekten kötü ve pis kokulu akıntı ve/veya kan gelmesi. Sık sık geleneksel uygulamalar yapan kişilerde göbekteki şişlik ve sertlik daha yoğun bir şekilde görülür.
Göbek düşmesi gaz yapar mı? Evet boğulma durumlarında (İnkarserasyon veya strangülasyon) karında gaz şişkinliği olabilir. Karındaki basın artışı nedeniyle nefes darlığı, bel ağrısı ve ayakta dik duramama şikayetleri görülebilir.
Komplikasyon durumlarında sindirim sistemi şikayetleri de görülebilir. Örneğin; aşırı ve dayanılamaz karın ağrısı, bulantı, kusma, iştahsızlık, kabızlık, ara ara ishal ve ateş görülebilir. Ayrıca odaklanma sorunu, baş ağrısı, dikkatsizlik ve yorgunluk görülebilir. Bu durumlarda göbek kısmındaki deride de renk değişimi (morarma, kızarma) olabilir.
Halk arasında bu ve benzeri göbek şikayetleri için genelde Göbek Düşmesi, Göbek Kayması veya Göbek Kaçması tabirleri kullanılır. Çoğu zaman bu hastalara verilen hizmet ve bilgi yeterli gelmez. Hastalar mecburen zoraki olsa da kanaat getirir ve bu durumu kabullenmek zorunda kalır ancak öte yandan ömür boyu göbek şikayetleri de devam eder durur. Bu durumu kabullenemeyen hastalarda ise maalesef zaman zaman çeşitli psikolojik rahatsızlıklar da görülebilir.
Halk dilinde Göbek Düşmesi veya kayması durumunda insanların ciddi şikayetleri olmasına rağmen bazen testler, tetkik, tahlillerde, röntgen, ultrason, tomografi ve MR filmlerinde, endoskopi ve kolonoskopiler altta yatan patolojiyi yansıtmayabilir.
Bazende Herşey Normal Çıkar !
Nedeni şudur, tıpta bazı hastalıklar başlangıç evresinde detaylı ve derin bir inceleme gerektirebilir, örneğin çok erken safhadaki bir apandisit olgusu veya çok küçük çapta ve ultrasonla görülemeyen herniler. Bu durumlarda hekimin elle yaptığı detaylı fiziki karın muayenesi çok önem kazanır. Yani teşhis klinik bulgularla yapılır.
Elbette genelleme yapmamız doğru değildir ancak bu gibi şikayetleri olan insanların %95′inde halk arasında Göbek düşmesi olarak bilinen rahatsızlığa neden olacak bir patolojisi tespit edilir.
Unutmayın
Bu insanlar ne yazık ki bir çok yerde çözüm umarak gezerler ve sonuç alamayabilirler. Çoğu zaman muayene bile yapılmadan serum taktırılır ve ağrı kesici iğneler yapılar (ağrı kesici iğne = sadece ağrıyı keser, yani ağrıyı algılamamızı engeller ancak ağrıya neden olan hastalığı ve patolojiyi etkilemez).
Aslında en acı olanı da hastanın ailesi ve yakın çevresi de belli bir süre sonra hastanın artık gerçekten hasta olduğuna inanmazlar çünkü herşey normal çıkıyor, ki bu durum da hastanın psikolojisini çok derin bir şekilde etkiler. Psikolojisi etkilenen hastalar da ağrı kesici, sakinleştirici, mide ilaçları, kas gevşetici, uyku hapları ve depresyon ilaçlarında medet umar..
Bu kısır döngü böylece yıllarca akıp gider..
Halk arasında Göbek kayması olarak bilinen durumun nedeni aslında altta yatan patolojiye bağlıdır.
Örneğin umbilikal veya insizyonel herni, rektus kası diyastazı, umbilikal fistüller, umbilikal sinüsler, omfalit, granüloma, umblical urachus vb. tıbbi hastalıklar.
Bunların başında:
Göbekte oluşan fıtığa Göbek Fıtığı denir. Fıtık delikleri göbeğin her yerinde olabilir. Ortasında, altında, üstünde, yanlarda veya yukarısında. Nerede olursa olsun bu fıtıklara Latincede Umbilikal veya Umblikal Herni adı verilir.
Karın boşluğundaki oluşumlar (bağırsak, bağırsak zarları, omentum, vb) karın duvarındaki bir delikten dışarı çıkar (herniyasyon). Karın içerisinden dışarıya doğru çıkan zara ise Fıtık kesesi denir (periton). Zamanla karın içerisindeki oluşumlar ve herni kesesi arasında ciddi yapışıklıklar oluşur ve bazı müzmin üst sindirim şikayetlerine neden olabilir.
Şikayetlerini en aza indirmek için bu insanlar kendilerine farklı bir yaşam tarzı benimserler. Yedikleri, içtikleri, zevkleri, moral durumları, hobileri ve daha nice alışkanlıkları istedikleri gibi değil, çözüme kavuşamayan bu rahatsızlığın şekillendirdiği ve gerektirdiği gibi yaşamaya başlarlar. Bu durum tedavi edilmediği takdirde zamanla ilerler ve istenmeyen sıkıntılara yol açabilir. Kesenin içerisine barsaklar ve omentum girebilir, bu durumda aşırı karın ağrısı ve kabızlığa neden olabilir. Fıtık kesesinin içerisindeki oluşumların sıkışması sonucu kanlanması bozulabilir. Bu durum barsak çürümesine yol açabilir. Bu hayati tehlikesi olan bir durumdur. Zamanla tahriş edilen barsak duvarları yırtılabilir ve barsak delinmesi veya patlaması yaşanabilir.
(Dikkatli okuyun!)
Türk Milleti olarak yaşanan bazı inanışlarımız vardır. Örneğin; merdiven altından geçilmez, gece tırnak kesilmez, küle basılmaz, gece sofra örtüsü silkelenmez, gibi inanışlara ilave olarak bir çok inanış toplanabilir. İşte Halk arasında Göbek Düşmesi olarak bilinen bu inanışlardan birisidir. Aslında bu inanışların çoğunun bilimsel açıklamaları vardır ancak ne yazık ki birçoğu da henüz bilim adamları tarafından görmezden gelinmektedir.
Göbek düşmesi durumunda kişinin, ağır bir şey kaldırdığında göbeğinin düşeceğine inanılır ve “Göbeğim düştü” tabiri kullanılır. Hatta göbeği düşen şahsın yattığı yerden kalkamayacak hale gelmesine inanılır. Karın içi basıncın artışına neden olan bu durum baş ağrısı, mide bulantısı, baş dönmesi, halsizlik, iştahsızlık, gaz şişkinliği, kabızlık, ishal vb çeşitli şikayetler meydana gelebilir.
Halk arasında Göbek Düşmesi için birçok yerde Koca karı diye adlandırılan uygulamaları yapılmaktadır. Halk arasında Koca karı uygulaması olarak yapılan bazı yöntemler: Sıcak Su tulumu uygulaması, masaj yöntemleri, Geleneksel Bardak atma-vurma-çekme yöntemi, Hacamat, göbeğe uygulanan sabun, şampuan, hamur, yumurta ve çiğ yumurta akı, tereyağı, soğan, kına ve mutfakta aklınıza gelebilecek her türlü yiyecek içecekle yapılan işlemler. Göbek Düşmesi için Koca karı ve ninelerin diğer uygulamaları, göbek bağı veya kuşak bağlanması.
GÖBEK DÜŞMESİ için insanlar genelde ilkel yöntemlerle onu çözmeye çalışır. Koca karı uygulamaları ile göbeği yerine yerleştirmeyi umar. Göbek yerleştirmesi olayı ise göbekteki su kesesini tekrar karına doğru yerleştirilmesidir. Bunun için yörelere göre birçok farklı uygulaması vardır. Göbek yerleştirmesi durumunda ise barsaklara ve karın içi organlara ciddi zararlar verebilir. Ayrıca, geleneksel olarak yapılan bu uygulamalar geçici rahatlık sağladığı gibi her seferinde hastalığın daha da ilerlemesini sağlar ve son aşamalarda ise “göbeğin yer etmiş” tabiri kullanılır.
Halk arasında bilinen Göbek Düşüklüğü veya kayması rahatsızlığının çözümü altta yatan sıkıntıyı bularak ortadan kaldırmakla mümkündür.
Örneğin umbilikal veya insizyonel herni, rektus kası diyastazı, umbilikal fistüller, umbilikal sinüsler, omfalit, granüloma, vb. tıbbi hastalıklar.
Daha Önce belirttiğimiz gibi halk arasında Göbek Düşmesi olarak bilinen durum aslında çoğu zaman altta yatan bir patolojinin göstergesidir. Tedavisi sağlanarak binlerce hastamız eski sağlığına kavuşmuştur. Hastalarımızın çoğu yurtdışından ve uzak illerden geldiği için bir gece hastanede yatırıldıktan sonra ertesi gün taburcu edilir ve rahatlıkla kara, hava ve deniz yolculuğu yapabilir.
Tedavi hakkında bilgi için:
Gerekli süre: 45 dakika.
Umbilikal hernilerin tedavi yöntemi ameliyattır. Ameliyat için bir çok yöntem mevcuttur. Ameliyatlar uyutularak, belden uyuşturarak veya sadece göbeği uyuşturarak yapılabilir (Genel, spinal ve lokal anestezi).
Kapalı ameliyatlarda ise (laparoskopik) karın ön duvarından 3 veya 4 delik açılarak herni kesesi içeriden onarılır.
Ameliyattan sonra hastalarıma genelde bazı tavsiyelerde bulunurum:
Pansuman. Yara bölgesinin temiz tutulması, pansumanların zamanında yapılması (tercihen 5 ve 10. günlerde). Ameliyat yarasının iltihaplanmaması için pansumanlarım temiz ve sağlıklı bir ortamda yapılması önemlidir.
Dikişler. Çoğu zaman emilen türde dikişler uygulanır ve ameliyattan sonra alınmasına gerek kalmaz (bkz emilen dikişler).
İlaçlar. Ameliyat sonrası verilen ilaçların düzenli ve reçetede yazıldığı gibi kullanılmasına son derece dikkat edilmesi. Verilen ilaçlar haricinde başka ilaçların kullanılmaması.
Diyet. ameliyattan sonra ilk 2-3 gün kabızlık yapmayacak şekilde gıdaların az miktarda ve tercihen sulu gıdaların tüketilmesi.
Su. Bol miktarda su içilmesi (Günlük 1.5-2 L)
Spor. Düzenli yürüyüş yapılması. En az bir aya kadar aşırı sportif aktivitelerden uzak durulması. Ameliyat bölgesinin dışarıdan gelebilecek darbelerden veya sürtünmelerden korunması.
Ağır kaldırma. Ameliyattan sonra en az 6-8 hafta ağır kaldırılmaması uygundur. Bu süre içerisinde ağır kaldırıldığında ameliyat dikişleri zarar görebilir.
Karın Göbek Korsesi. En az 1-2 ay süreyle göbek korsesinin kullanılması uygundur. Bazı hastalarda daha uzun süreler gerekebilir (örneğin obezite durumlarında, şeker hastalığı varlığında). Karın göbek korsesinin gerektiğinden fazla bir süre kullanmak da sakıncalıdır ve karın kaslarının dumura uğramasına (atrofi) neden olabilir.
Birçok hasta tarafından, gerek internet üzerinden gerekse muayene esnasında bazı ortak sorular sorulur. Bu sorulara verdiğim yanıtları bu şekilde özetleyebilirim:
Göbek düşmesi aslında hastalıktan ziyade bir rahatsızlıktır. Bu rahatsızlığın oluşumunda bir çok patoloji sorumludur. Dolayısıyla her hastanın durumu ayrıca değerlendirilmelidir. Sorumlu patolojik faktörler ise geniş bir varyasyon yelpazesi halindedir. Testlerde ve tetkiklerde normal görülen bu varyasyonlar aslında ciddi anlamda göbek ve dolaylı yoldan sistemik şikayetlere neden olur. Bu şikayetlerin, varyasyonların ve zaman sürecinde gelişen patolojinin tümüne halk dilinde “Göbek Düşmesi” tabiri kullanılır..
Hastalıklar; tıp dilinde yapılan bilimsel tanımlamalardan oldukça farklı olarak halkımız tarafından gayet anlamlı isimlerle ifade edilebiliyor. Halkımızın uzun yıllardan beri kalıcılığını korumuş o kadar güzel adlandırmaları var ki, uzman doktor meslektaşlarımız bile bazen hastalıkların tıbbi isimlerini kullanmak yerine bu isimleri tercih edebiliyor. Halk arasında bu gibi tabirlerin birçok örneği vardır bazılarının tıbbi karşılığı vardır bazıların da yoktur mesela Tavuk karası (Retinitis Pigmentosa), Kuş palazı (Difteri), Arpacık İt dirseği (Hordeolum, Şalazyon), Boğmaca (Bordatella pertussis), İnce hastalık Verem (tuberkuloz), Gut (Gout), Karasu (Glokom), beyazsu (Katarakt), Baloncuk (Anevrizma), Dolama (paronişi), peygamber sünneti (Hipospadias), Kurdaşen (Ürtiker), Damar damar üstüne binmesi (May Thurner Syndrum), Kulunç Yel girmesi (Fibrozit), Gece yanığı (Zona, Herpes Zoster) Sedef (Psoriasis), Cüzzam (Lepra, Leprosy), Yazma (Disgrafi), Kireçlenme (Osteoartrit), Fil Hastalığı (Elefantiyazis), Aktutma (Albümin hastalığı), Şirpençe Çıbanı (Staphylococcus aureus enfeksiyonu), vb.. Op. Dr. Ertan BEYATLI
Op. Dr. Ertan Beyatlı MD. PhD. Genel Cerrahi Uzmanı
Avrupa Cerrahi Araştırmalar Derneği (ESSR) ve Amerikan Akademik Cerrahi Derneği (AAS) üyesi